İnsan sosyal bir varlıktır ve hedefi uğruna kendini sosyal hayattan soyutladığında, bir yanı bu ihtiyacını gidermek ister.

Her öğrencinin sınav döneminde yaşadığı stres siz velilerimizin malumudur. Çoğu zaman sınava girecek öğrencinin aklında sınav konularından çok “Başarılı olacak mıyım? Sınavda çok zor sorular olur mu acaba? Yeteri kadar hazır mıyım?” gibi sorular bulunur. Bunlar, sınav stresi yaratan, yaygın kaygılardır.

Ama bir başka durum daha var ki o, çoğu öğrenci için büyük bir sorundur:

Vicdan Azabı.

Sınava hazırlık temposunda her öğrenci zaman zaman çalışma programının dışına çıkar. Çok iyi geçen bir deneme sınavının ardından gelen günü kendine tatil ilan eder. Yüksek tempo ile seyreden bir sınava hazırlık dönemi, öğrencinin sosyal ihtiyaçlarını giderme dürtüsünü arttırır.

Nedir bunlar?

Arkadaşlarla buluşma; sinemaya, konsere gitme vb. etkinlikler.

Öğrenci, sınava hazırlık döneminde bu tür etkinliklere katıldığında kafasında hep şu düşünceler oluşur:

“Rakiplerim şu anda ders çalışıyor ama ben arkadaşlarımla buluşuyorum.”

“Bugün burada harcadığım 2 saatte bir deneme sınavı çözseydim daha iyi olurdu.”

“Bu filmi sonra da izlerdim, niye ders çalışmamı böldüm ki?”

Aslına bakarsanız bu kaygılar azami düzeyde olduğu zaman normaldir, hatta çoğu zaman öğrencinin çalışma disiplinini korur. Ama azami düzeyi aştığında, kişi artık katıldığı etkinliklerden zevk alamaz hâle geldiğinde, aklında sürekli sınavla ilgili şeyleri döndürüp durduğunda ciddi bir sorun var demektir.

Peki, bu vicdan azabından nasıl kurtulmak gerek?

Aslında cevabı sıkça duyduğumuz bir yöntem ve oldukça basit. Etkili ders çalışma programı.

Doğru bir ders çalışma programı sadece çalışma sürelerini ve ders konularını içermez. İçinde öğrencinin rahatlaması, deyim yerindeyse kendini yenilemesi için de zaman bulunur.

Öğrenci, ders programlarını hayatındaki etkinliklere, arkadaşlarına göre şekillendirdiğinde ve bu programa büyük ölçüde uyum sağladığında o sınav dönemindeki arkadaş buluşmalarında, gittiği konserlerde yaşadığı vicdan azabı ortadan kalkacaktır.

Sevgili velilerimiz, çocuğum hiç etkinliğe katılmaz, böylece vicdan azabı da olmaz diye düşünebilirsiniz. Ancak şöyle bir gerçek var ki o da insanın sosyal bir varlık olduğudur. Yüksek tempoda devam eden hazırlıklarda, bu tür etkinliklere katılmayan, kendini yenileme şansı bulamayan öğrenciler çalıştığı konulara, çözdüğü testlere odaklanamayacakları için başarılarında bir düşüş yaşanacaktır. Çünkü bu sefer de öğrenci, “Ben burada dersle boğuşurken insanlar dışarıda eğleniyor.” diye düşünecek, dolayısıyla da ders çalışma şevki iyiden iyiye kırılacaktır.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi etkili ve dengeli oluşturulmuş bir çalışma programı ile tüm bu olumsuzlukların önüne geçebilir dahası çocuğunuzun başarısına yadsınamaz bir katkı sağlayabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir