Rekabet (L’emulation), kendilerinden aşağı kalmamak ve onları geçmek için, aynı konumda, aynı düzeyde olanları taklit etme hususundaki eğilime denir. Çocukta rekabet duygusunun uyanması, taklit ve benlik eğiliminin belirmesinden sonra ortaya çıkar. Okul hayatında yahut evde çocuk için rekabet ortamının bilinçli olarak yaratılması bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Motive etme amaçlı düşünülüp oluşturulan rekabet ortamı başlangıç için işe yarasa da uzun vadede zararlı olabilir.

Rekabet ortamının getirdiği birçok zarar sayabiliriz ancak rekabetin verdiği en önemli zarar çocukta değersizlik duygusu yaratmasıdır. Rekabet ortamında çocuğun değeri başarısına ve diğer insanlara göre belirleniyor. Halbuki, bir çocuğun değeri kendi değerleri ve kimliğinden dolayı belirlenmelidir. Rekabet ortamında kazanan çocuk kendini değerli ve önemli hissederken aynı zamanda yerini korumak için strese giriyor, öte yandan kazanamayan çocuk da kendini sürekli değersiz hissediyor ve bu durum başarısızlığa yol açıyor. Bu husus öğrenmeyi engelleyen sebeplerden birisi olarak son zamanlarda sıklıkla eğitimcilerin karşısına çıkmaktadır.

Rekabetin olduğu bir ortamda sevgi değil, yargı ortamı oluşur. Sürekli yargılanan veya yargılanacağını düşünerek hareket eden çocuk mutsuz ve huzursuz olur. Burada asıl yapılması gereken çocuğun gayretini artırmaktır. Gayret etmek rekabetin aksine daha olumlu sonuçlar doğurur. Bir başkasıyla rekabet etmek yerine bulunduğu konumdan daha iyi bir konuma ulaşmak için gayret göstermesi çocuğunuzun daha iyi yerlere, daha mutlu ve huzurlu bir şekilde gelmesini sağlar. Aynı zamanda başarısı kalıcı olur. Amacınız başarılı çocuk yetiştirmekse çocuklarınızı başkaları ile rekabete değil daha iyisini yapmak için çaba sarf etmeye yönlendirin.

Çocuklar diğer insanlar ile değil kendileri ile karşılaştırılmalıdır. Ancak o zaman sürekli kendilerini geliştirerek mutlu bireyler olarak büyürler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir